Stefano Mancuso Kitaplığı - 3 Kitap Takım Alessandra Viola
Mevcut şartlarda geleceği hiç de parlak görünmeyen dünyamıza alternatif bir yol çizen botanikçi bilim insanı Stefano Mancuso'nun eserlerine kulak verin.
Bitkilerin, sürdürülebilir olmayan yaşam biçimimizden kurtulmak konusunda bir çıkış kapısı olabileceğini iddia ettiği Bitki Devrimi; onların zeki ve iletişim kurabilen canlılar olduklarını gözler önüne serdiği Bitki Zekası ve gezegenimizdeki açlık ve sefalete dur diyebilecek türde bir biyolojik zenginliğe sahip olduğumuzu anlatan Biyoçeşitlilik adlı söyleşisiyle, Stefano Mancuso Kitaplığı, bitkilere yönelik bütün yargılarınızı temelden sarsıyor; sürdürülebilir, temiz ve adil bir geleceğin resmini çiziyor.
Bitki Zekası
Bitkilerin gayet zeki olduğu ve iletişim kurabildiği bir gezegen hayal edin. Bu hayali gezegende bitkiler kendi aralarında bilgi alışverişi yapabiliyor. Köklerinden en tepesindeki yaprağa kadar her türlü bilgiyi aktarabiliyor. Çevresinde kendi türünden olanlarla diğerlerini ayırabiliyor. Tuzak kurarak avlanabiliyor. İklim geçişlerine, kuraklığa ya da aşırı yağmurlara karşı tedbir alabiliyor. Daha da ileri gidip, diğer bitkilerle ve bazı hayvanlarla ağ kurabiliyorlar. Kendilerini korumak ve otçullardan sakınmak için, başka canlılardan yardım alabiliyorlar. Üremek için işbirliği geliştirebiliyorlar. Bu sessiz, pasif ve savunmasız gözüken bitkilerin en küçük kök solucanından insanlara kadar, etraflarındaki herkesi yönlendirerek ve onlarla iletişime geçerek yaşamlarını organize ettiği bir gezegen hayal edebiliyor musunuz? Boşuna uğraşmayın, bu gezegen zaten var: Dünya’ya hoş geldiniz. Bu kitapta yazılanları bize çok önce öğretilmiş bilgilerle anlamamız imkansız. Yeni bir perspektif ve zarif bir bakış açısıyla bilindik bitkilere yönelik bütün yargılarınız temelden sarsılabilir. Dünyanın her yanında ses getirmeye aday bu yepyeni kitap, şimdiden pek çok dergiye kapak oldu ve insanlık bir kez daha doğru bildiklerini kenara itmek zorunda kalacak gibi.
“Birkaç saatliğine alışık olduğunuz insan merkezciliğinizi bir kenara bırakın. Daha zengin ve daha muhteşem diğer dünyaya adım atın. Pişman olmayacaksınız ve bu yeni dünyadan asla eskisi gibi çıkamayacaksınız.” Michael Pollan, yazar
Bitki Devrimi
Genellikle bitkiler hakkında her detayı bildiğimizi ve artık gezegendeki bütün bitkilerin botanikçiler tarafından bulunduğunu düşünürüz. Oysa sadece 2015 yılında iki binden fazla yeni tür bulundu. Bunlar öyle el değmemiş ormanların uzak köşelerine saklanmış mikroskobik türler diye sanılmasın. İçlerinden biri yüz tondan fazla ağırlığı olan, 45 metre uzunluğundaki Gilbertiodendron Maximum!
Dünyada 31 binden fazla bitki türünü ihtiyaçlarımız için kullanıyoruz: Tıbbi amaçlı, besin olarak, tekstil ve yapı malzemesi olarak, enerji üretmesi için, hayvan yemi ve sosyal amaçlarla.
Dünyaca ünlü botanikçi Stefano Mancuso, bitkilere sadece bu amaçlarla değil, bize öğreteceklerini fark edip onlara ilham alarak bakarsak, sonuç mükemmel olabilir diyor. İşte bu sürecin kendisi bitki devrimidir.
Yazar, bitkilerle hayvanlar arasındaki çok temel bir farka dikkat çekiyor. Hayvanlar merkezi bir sisteme sahipken, bitkilerde durum tam tersidir. Merkezi bir sistemleri olmadığı halde, etraflarındaki ortamı çok daha yüksek bir hassasiyetle algılarlar. Koşulları gayet net bir şekilde değerlendirirler. Çok yönlü fayda zarar analizleri yaparlar. Çevresel uyaranlara karşı uygun eylemleri üstlenirler. Şaşırtıcı değil mi, bunları bitkiler mi yapıyor gerçekten?
Bu kitabın adını yazar, bu gerekçelerle Bitki Devrimi koymuştur. İtalyanca orijinalinden tastamam bir çeviridir hem bu isim hem de bu kitap.
Çok açık bir şekilde ve çok büyük bir hızla, insanlık son üç yüz yılda ürettiği yaşam biçiminin sonuna geliyor. Şanslıyız ki aynı insanlığın yine çok hızlı bir şekilde bu yanlıştan dönme yeteneği var. Bir imkân olarak bitkiler, bize çıkış yolunu gösteriyor olabilir. Çok iyi biliyoruz ki insanların tamamı, hatta hayvanların tamamı gezegenden silinse, bitkiler yaşamaya devam edecek. Ama ya bitkiler yok olursa?
Biyoçeşitlilik
Yirminci yüzyılın başında iki binden fazla armut çeşidi yetiştirilirken, bugün manav tezgahlarındaki armutların %96’sını yalnızca iki çeşit oluşturuyor. Tıpkı binden fazla çeşide sahip patatesin yerini dört tanesinin alması gibi.
Süt makinası olarak algılanan Hollandalı Friesian ineğini yetiştirmek için kurban edilen diğer tüm inekler de armut ve patateslerle aynı akıbeti paylaşıyor.
“Verimlilik” adı verilen düşünce biçimi, gıda üretiminde odaklanılan biricik kavram olmaya devam ederse domates, mısır, çilek ve daha nicesi aynı kaderi paylaşmaya mahkûm olacak, hatta çoktan oldu bile.
Bitkiler üzerine yaptığı olağanüstü çalışmalarla adını duyuran botanikçi bilim insanı Mancuso ile “Slow Food” ve “Terra Madre” oluşumlarının fikir babası, gazeteci-yazar ve aktivist Petrini, iki İtalyan, biyoçeşitliliği iki farklı bakış açısından ve olağanüstü bir sezgiyle gündeme taşıyorlar.
Yoksullaşıyoruz. Dünya’nın kaderini kendine dert edinmiş insanların zihinlerini harekete geçiren Mancuso ile Petrini artık gelecekte değil gündelik hayatımızda karşı karşıya kaldığımız yoksulluğu tersine çevirmeye çabalıyorlar. Okuru, bir ilham kaynağı olarak doğaya bakmaya davet ediyorlar. Bitkilerin kapasitesine açık zihinle ve sevgi dolu bir yürekle bakmayı becerebilirsek, insanlığın önüne yeni bir yaşam biçimi serilebilir.
Biyoçeşitlilik bitkisinden hayvanına, gezegenin yeniden kazanmak zorunda olduğu bir zenginlik… Yeter ki insanlık, gerçek zenginliğin bu olduğuna ikna olsun.
(Tanıtım Bülteninden)