Arap Dili Grameri Tarihi
  • Ürün Açıklaması
  • Ürünün Özellikleri
  • Kampanyalar
  • İptal İade Koşulları
  • Taksit Bilgileri
  • Ürün Değerlendirmeleri (0)
  • Soru ve Cevap (0)
  • Tüm Satıcılar (1)

Maksadın doğru anlaşılması ve istenilen mefhumun sağlıklı olarak or­taya konması her dilde önemli bir husustur. Bu hususun tam anlamıyla yerine getirilebilmesi için kelimeler arası ilişkinin ve dolayısıyla cümlenin doğruluğu­nun ve anlam bütünlüğünün belirlenmesindeki temel kıstasları o di­lin grameri belirler. Başta doğru konuşmak, doğru anlamak ve doğru yazmak bakımından bu kıstasların bilinmesi her dilde olduğu gibi Arap dilinde de öteden beri önem ve­rilen hususların başında gelmektedir. İslamiyet’in gelmesiyle bir­likte bu öne­min daha da arttığı çalışmanın içerisinde görülecektir.

Arapça’da gramer genel olarak “nahiv” ismiyle bilinmektedir. Bu terim başlan­gıçta morfoloji ve sentaksı içine alan geniş bir anlam içermiş ise de 3/5. asırdan sonra morfoloji “sarf” adıyla ayrı bir kol olarak gelişmiştir.

Arap gramerinin doğuşu ve gelişmesi dinî ve siyasi olmak üzere iki önemli nedene dayanmaktadır.

Dinî neden: İslamiyet’le birlikte Araplar ara­sına yabancıların karışması sonucu başta Kur’ân-ı Kerim’in bazı ayetlerinin yanlış okunması olmak üzere dilde bariz hataların yapılması (lahn), dönemin ilim adamlarını nahvin çerçevesini belirlemeye ve kurallarını koymaya zorla­mıştır. Bu nedenle tedvîn hareketinin daha yeni başladığı bu ilk yıllarda nah­vin bazı temel kuralları tespit edilmiş ve böylece gramer çalışmaları baş­latıl­mıştır. Ancak bu çalışmalar, nahiv yani cümle bilgisi ile sınırlı kalmıştır. Ge­nel kanaate göre bu işi ilk başlatan Ebu’l-Esved ed-Du’elî olmuş ve daha son­raki ilim adamları da bu geleneği sürdürmüşlerdir. Bu açıdan bakılınca nahiv çalışmalarının başlaması, Kur’ân-ı Kerîm’in doğru okunmasını sağla­mak ve doğru olarak muhafaza etmek gibi dinî bir gayeye dayanmaktadır.
Siyasi Neden: İlk aşamada dinî endişelere dayalı olarak başlamış olan nahiv çalışmaları çok kısa zamanda gelişmiş ve aynı hocalardan okuyan ilim adamları farklı görüşler ortaya koymaya başlamışlardır. Hilafet üzerin­deki tartışmalar sonucu oluşan merkezlerde devam eden nahiv çalışmaları siyasi etkenlerle ekol haline gelecek kadar ileri bir düzeye ulaşmıştır. Bu bağ­lamda daha ilk yıllarda iki önemli ekol (Basra ve Kûfe), dil ve gramer çalış­maları alanında kendini hissettirmiştir. Coğrafyanın genişlemesiyle birlikte Bağdat, Şam, Kahire, Endülüs, Kayrevân gibi ilim merkezlerinde yapılan ilmî tahsil arasında Arap grameri üzerindeki çalışmalar önemli bir yer işgal etmiş­tir. Her biri başlı başına birer ekol haline gelen bu merkezlerde nahiv çalış­maları artık öğrenmeye yönelik olarak ele alınmaya başlanmış ve bu alanda önemli eserler verilmiştir. Arap Edebiyatında inhitât dönemi olarak bilinen asırlarda gramer çalışmalarında da önemli eserler kaleme alınmıştır. Fakat yapılan ça­lışmalar genellikle daha önce yapılmış olan çalışmalar üzerinde şerh, hâşiye, ihtisar vs. şeklinde olmuştur.

Çağdaş dönemde Arap dünya­sının Avrupa ile tanışmasından sonra, geri kalmışlığın sebepleri arasında Arap Gramerinin zorluğunun da etkisi ol­duğu düşünülerek Arap Yazısı ile birlikte Gramerin yeniden gözden geçiril­mesi düşünülmüştür. Dilin daha ko­lay öğrenilmesini amaçlayan bu teşebbüs­ler sırasında Dil Kurumları kurul­muş ve yarı resmi çalışmalar yapılmıştır, ancak bütün bu çalışmaların tam bir başarıya ulaştığı söylenemez.

Bütün bunlara dayalı olarak klasik dönem çalışmaları olarak bilinen eski çalışmalar, çağdaş araştırmacılar için önemli materyal oluşturmuştur. Yakın zamanda yapılan çalışmalar arasında Muhammed et-Tantâvî’nin Neş’etu’n-nahv ve târîhu eşheri’n-nuhât; Şevkî Dayf’ın el-Medârisu’n-nahviyye; Abdulâl Sâ­lim Mekrem’in el-Medresetu’n-nahviyye fî Mısr ve’ş-Şâm; Abdurrahmân es-Seyyid’in Medresetu’l-Basra en-nahviyye; Sa‘îd el-Afgânî’nin Min târîhi’n-nahv; Muhammed eş-Şâtır Ahmed Muhammed’in el-Mûcez fî neş’eti’n-nahv; Mehdî el-Mahzûmî’nin Medresetu’l-Kûfe; Mahmûd Husnî Mahmûd’un el-Medresetu’l-Bağdâdiyye ve Abdulkerîm Muhammed Es‘ad’in el-Vasît fî târîhi’n-nahvi’l-‘arabî; Muhammed Hayr el-Hulvânî’nin el-Mufassal fî târîhi’n-nahvi’l-‘arabî adlı eserleri önemli bir yer tutmaktadır. Biz de bu çalışmaları esas alarak ve temel kaynaklarla destekleyerek, Arap Dili ve Grameri üzerinde araştırma ve inceleme yapacak Türk araştırmacılar ile bu alanda lisans ve lisansüstü öğretimde ders alanlara faydalı olacağını düşündüğümüz bu çalışmayı hazırladık ve konuyu ana hatlarıyla başlangıcın­dan günümüze kadar geçirdiği merhaleleri kapsayan bir plan içerisinde ele almaya çalıştık.

 

(Tanıtım Bülteninden)

 

Neden idefix?

Kolay İade
Kolay İade

Siparişinizi teslim aldığınız tarihten itibaren 14 gün içinde iade edebilir, iade sürecinin tamamlanmasının ardındansa ödemenizi hızla geri alabilirsiniz.

Müşteri Odaklı Deneyim
Müşteri Odaklı Deneyim

Kullanıcı dostu ara yüzümüz tüm ihtiyaçlarınıza eksiksiz yanıt verebilmek için tasarlandı. Deneyiminizi uçtan uca kusursuz kılmak adına çağrı merkezimiz ve canlı destek hattımızla ihtiyaç duyduğunuz her anda yanınızdayız!

Hızlı ve Sorunsuz Teslimat
Hızlı ve Sorunsuz Teslimat

Siparişlerinizin bir an önce ulaşması için sabırsızlandığınızın farkındayız. Sunduğumuz farklı teslimat seçenekleri arasından size en uygununu belirlemeniz, siparişinizi olabildiğince çabuk veya dilediğiniz zaman aralığında sorunsuz bir biçimde teslim etmemiz için yeterli.

292,00 TL
Sepette 283,24 TL