Modern kültür, kent ve birey arasındaki ilişkiler üzerine incelemeleriyle bağımsız bir sosyoloji disiplininin kurulmasına önderlik eder. Sanata sosyolojinin, sosyolojiye de sanatın perspektifinden bakması toplumsal hadiseleri estetik formlar, imgeler olarak tasavvur etmesi dolayısıyla sosyolojinin "esteti", "empresyonisti" olarak anılır. Yazıları moda, fuhuş,macera, yemek, seyahat, para ekonomisi, yoksulluk gibi türlü görünümleriyle modernliği, modern bireyin ruhsal ve zihinsel varlığını ve uğradığı yabancılaşmayı keşfe çıkar; kültürde cinsel ayrımcılık üzerinde durması dolayısıyla toplumsal cinsiyetin ilk kuramcılarından sayılır. Sanat ve edebiyatla ilgili incelemeleri Michelangelo, Leonardo, Rembrant, Kant ve Goethe'den, Böcklin, Rodin, Stefan George gibi çağdaşlarına, "çerçeve", "süsleme", "harabe", "peyzaj", "stil" gibi estetik kavramlardan, "sanat için sanat" ve gerçekçilik anlayışlarına kadar uzanır. Simmel, Berlin ve Strasburg üniversitelerindeki derslerinden çok, düzenlediği salonlar aracılığıyla çağdaşları üzerinde etkili olur; bunlar arasında Ernst Bloch, Georg Lukacs, Karl Manheim gibi genç meslektaşlarının yanı sıra Robert Musil gibi yazarlar, Max Liebermann gibi sanatçılar da eksik değildir. Simmel'in 20. yüzyıl boyunca, kent ve modernite sosyolojisi, kültürel kuram ve eleştirel düşünce üzerindeki etkisi, 21. yüzyılda da özellikle "kültürel çalışmalar" alanında ve Zymant Bauman gibi "postmodernite kuramları" aracılığıyla sürdürmektedir. Yirmi beş kitap ve üç yüzü aşkın makaleden oluşan eseri içinde en sık kaydedilenlerden birkaçı şunlardır: Sosyolojik Estetik (1896), Para Felsefesi (1900), Kadın Kültürü (1902), Metropol ve Tinsel Hayat (1903), Moda Felsefesi (1905), Sosyoloji (1908), Felsefi Kültür (1911), Kültür Kavramı ve Trajedisi Üzerine (1911), Goethe (1913), L'art pour l'art (1914), Kültürel Formların Değişimi (1916), Rembrandt: Sanat Üzerine Felsefi Bir Deneme (1917), Hayat Üzerine Görüşler (1918), Modern Kültürde Çatışma (1918).