1927 Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görülen, durağan nitelikleri yok sayarak devinimi, hareketi öne çıkaran, "süreç felsefesi" olarak bilinen anlayışın kurucusu Fransız filozof. Bir Yahudi ailesinden gelmesine karşın tam bir kentli Fransız gibi yetiştirildi. Yüksek Öğretmen Okulu'nda öğrenim gördüğü sırada Yunan ve Roma dönemi klasiklerini tanıdı. Paris, Angers ve Clermont-Ferrand gibi kentlerdeki kimi liselerde felsefe öğretmenliği yaptı ve felsefesinin temel ilkelerini bu dönemde geliştirdi. Essai sur les données immédiates de la conscience (1889) başlıklı teziyle doktor unvanını aldı. Bilimsel yöntemlerle ölçülen zaman kavramına karşı durée (süre, yaşanan zaman) kavramını geliştirerek dönemin felsefi düşünüşü üzerinde büyük bir etki yarattı. Beden ve ruh ilişkisi üzerine o dönemde başladığı çalışmaları Madde ve Bellek'in ilk kez 1896'da yayınlanmasıyla dil yetisinden psiko-fizyolojiye uzanan bir yelpazede geniş yankılar uyandırdı. 1900 yılında Collége de France'a seçildi. Edebiyattan müziğe kadar sanatın birçok dalında ve birçok çağdaş yaratıcı üzerine başat bir etki yarattı. 1907'de yayınlanan yapıtı L'Evolution créatrice, evrim sürecini devamlı hareket halindeki yaşam atılımı (élan vital) kavramıyla açıkladığı bir başka dönüm noktası oldu. 1915'ten sonra Académie Française'in kırk ölümsüz üyesinden biri olarak onurlandırıldı. 1932 yılında son büyük başyapıtı Les deux sources de la morale et de la religion yayınlandı. Bu büyük yapıtında, bir taraftan zihinsel bir ahlak anlayışını, öbür taraftan Hıristiyan azizlerinde kişileşen mistik ahlak kavrayışını çözümlerken, dine özgü tek işlevin bir tür fonction fabulatrice (masalsı işlev) olduğu savıyla yaklaşımını bağımlı, adanmış yorum ölçütlerinin ötesine taşıyordu. Bergson'un yarattığı çok yönlü etki, Batı felsefe ve sanat sahnesinde uzun süre varlığını korumuştur.