Şeyh Bedreddin ve Varidat
  • Ürün Açıklaması
  • Ürünün Özellikleri
  • Kampanyalar
  • İptal İade Koşulları
  • Taksit Bilgileri
  • Ürün Değerlendirmeleri (0)
  • Soru ve Cevap (0)

Tarih üzerine düşünmek, ölmüş-gitmiş olanlarımızı yeniden aramıza taşıma işidir. Bu yolla tarihe sahip çıkma girişimidir. Bunu sağlıklı yapamazsak ölmüş-gitmiş kimi alçakların "oyuncağı" olabiliriz; çünkü tarih, yalnızca dürüstlerin değil, alçakların da tarihidir, ortak tarihtir ya da tarih içinde tarihtir. Eksikliği yaşam "bağışlamaz", "boşluk" da tanımaz; ne olup ne bitiyor demeye fırsat bulamadan tarih "egemenin hizmeti"ne girer ya da bizler bu tarihin "hizmetçisi" oluruz. Böylesi bir son yakalandığında, "ölüler yaşayanları bir bir gömmeye" başlar. Yaşamın geleceğine egemen olmak istiyorsak "zamanı yutmak", kendimize egemen olmak istiyorsak "yutulan zamanı gözlemek durumundayız.

Geçmiş olayların tarihsel özelliği, ancak "geleceğe" katkıları ortaya çıktığında tam olarak anlaşılabilir: Aradan altıyüz yıla yakın süre geçti, tam anlamıyla "gelecek zaman"da sayılırız; bilmek için "yeterli zaman" geçmiştir. Kaynaklar, boş bir evde duran "hayaletler" gibidir; tarihle sulanabilirse sulanıp canlandırılabilirse "hayalet" olmaktan çıkıp aramıza katılabilirler. Hayaletlerin aramıza katılması "geçmişimizle çiftleşmek" anlamına gelir ki "doğum" kaçınılmazdır.

Bizler Şeyh Bedreddini Nazım Hikmet’in "Şeyh Bedreddin Destanı"ndan öğrendik: Nazım Hikmet, isyanın geçtiği tarih kesitine, koğuşun demir parmaklıklarına yanaşan ve Tornacı Şefik’in gömleğini giyen Börklüce Mustafa’nın dervişlerinden birinin "ruhu" ile yolculuk etmişti. Biz ise Bedreddin’in kavga düşünce dünyasına, "yaşamın sonuncu kaynağı olduğuna inanılan ve canı taşıdığı kabul edilen", ondan bize ulaşan tek "kanıt" durumunda bulunan "kemikleri" ile seyahat edeceğiz. Kemiklerden oluşan "iskelet", geriye taşındığında "bin bir can edinir, bin bir dona bürünür"; geçmişin orasında-burasında "bedensiz dolaşan ve beden beden" diye çığrışan Bedreddin müridlerini "uçurup" aramıza taşıyıverir. Bu aslında "söze gelmek sözle gelmek", yeni bedenlerde "yorumlanmak", yani "davranışa dönüşmek", bu yolla geleceğe taşınıp "ölümsüzleşmek ölmeden evvel ölmek ya da yaşarken dirilmek" demektir. Nazım Hikmet’in Şeyh Bedreddin Destanı’nın sonuna eklediği Ahmed’in öyküsü, bu tasarıma çarpıcı bir örnektir. Ahmed’in dedesi ile muhabbet eden erenler, tok ve kararlı bir sesle şöyle der:

-"İsa peygamberin ölüsü etiyle, kemiğiyle, sakalıyla dirilecekmiş. Bu yalandır. Bedreddin’in ölüsü, kemiksiz, sakalsız, bıyıksız, gözün bakışı, dilin sözü, göğsün soluğu gibi dirilecek. Bunu bilirim işte".. Bedreddin yine gelecek diyorsak, sözü, bakışı, soluğu bizim aramızdan çıkıp gelecektir, diyoruz..

...ve yazarken
Simavneli "Teshil"ini
Torlak Kemalle Mustafa
öptüler
şeyhlerinin elini.
Al atların kolanını sıktılar.
Ve İznik kapısından
dizlerinde çırılçıplak bir kılıç
heybelerinde el yazma bir kitapla çıktılar...
Kitaplarının adı:
"Varidat"dı.

Nâzım Hikmet



Sayfa Sayısı: 312

Baskı Yılı: 2007


Dili: Türkçe
Yayınevi: Anahtar Kitaplar

Neden idefix?

Kolay İade
Kolay İade

Siparişinizi teslim aldığınız tarihten itibaren 14 gün içinde iade edebilir, iade sürecinin tamamlanmasının ardındansa ödemenizi hızla geri alabilirsiniz.

Müşteri Odaklı Deneyim
Müşteri Odaklı Deneyim

Kullanıcı dostu ara yüzümüz tüm ihtiyaçlarınıza eksiksiz yanıt verebilmek için tasarlandı. Deneyiminizi uçtan uca kusursuz kılmak adına çağrı merkezimiz ve canlı destek hattımızla ihtiyaç duyduğunuz her anda yanınızdayız!

Hızlı ve Sorunsuz Teslimat
Hızlı ve Sorunsuz Teslimat

Siparişlerinizin bir an önce ulaşması için sabırsızlandığınızın farkındayız. Sunduğumuz farklı teslimat seçenekleri arasından size en uygununu belirlemeniz, siparişinizi olabildiğince çabuk veya dilediğiniz zaman aralığında sorunsuz bir biçimde teslim etmemiz için yeterli.