Friedrich Wilhelm Nietzsche, Alman filozof ve yazar “Ebedi dönüş“, “Amor fati“, “Güç istenci” ve “Üst-insan” kavramlarını felsefe dünyasına kazandırmıştır. Çoğu edebiyat çevresince, Avrupa‘nın en büyük yazarı olarak kabul edilmektedir. Yazdığı eserler zamana meydan okumuş ve 21. yüzyıl dahil tüm zamanların en fazla alıntı yapılan filozofu Friedrich Wilhelm Nietzsche olmuştur. “Thus Spoke Zarathustra” (Böyle Buyurdu Zerdüşt), “Ecce Homo”, “Die Geburt der Tragödie aus dem Geiste der Musik” (Müziğin Ruhundan Tragedyanın Doğuşu), “The Twilight of the Idol”s (Putların Alacakaranlığı) önemli eserlerindendir.
Friedrich Nietzsche, 15 Ekim 1844‘te Almanya‘nın küçük kasabalarından biri olan Röcken‘de dünyaya geldi. Prusya Kralı 4. Friedrich Wilhelm‘le aynı gün doğdukları için oğluna Friedrich Wilhelm adını veren babası Karl Ludwig Nietzsche, Röcken Protestan Kilisesi’nde papazdı. Annesi Franziska Ehler Nietzsche’nin de ailesinde papaz olması dolayısıyla Friedrich’in çocukluğunda din faktörü büyük rol oynadı.
Babasının sağlık durumunun kötü olması, Nietzsche’yi o yıllarda en çok üzen durumdu. O dönemde Karl Ludwig’in geçirdiği şiddetli migren ağrılarına kesin bir tanı konulamamıştı. Ancak, sonraları, rahatsızlığına hızlı biçimde ilerleyen bir beyin tümörünün neden olduğu saptandı.
1849 yılında, henüz 5 yaşındayken kör olarak hayatı sona eren babasının kaybı, onu derinden etkiledi. 1850‘de annesi, kız kardeşi, anneannesi ve 2 teyzesiyle birlikte Naumburg‘a yerleşti. 5 kadınla beraber yaşamak, onun kadınlar hakkındaki düşünceleri ile ilgili belirleyici unsurlar içermese de kişiliğinin oluşum sürecinde oldukça etkili oldu. Keskin düşünceler, önyargılar, zorlayıcı kurallar ve ağır dini eğitim ekseninde geçen çocukluğu onu kendi içine kapanık biri yaptı.
İlköğrenimini bu kentte Bürgerschule‘de tamamladı. Oldukça çalışkan ve başarılıydı. Küçük yaşta, dinin yeterli çözümler getiremediği sorunlara yöneldi. Var oluş nedenleri hakkında kendi kendisine sorular soruyordu. Katı geleneklere sahip kadınlardan oluşan ailesinin tutumu nedeniyle, Nietzsche’nin duygularının derinliklerinde bu uzun ve bunalımlı yılların izleri kaldı. Bu türden soruları, Baudelaire, Edgar A. Poe ya da L. Pirandello gibi ünlü yazarlar da çocukluklarında sormuşlardı ve sonrasında kendilerinin, ailelerine karşı yabancılaştıklarını fark etmişlerdi. Nie başladı ve Robert Schumann‘ın etkisinde romantik kompozisyon çalışmaları yaptı.
On üç yaşında, yani 1857‘de ilk otobiyografisini yazan Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin, kafasını kötülük olgusu kurcalıyordu. “Hiç bir adalete sığmayan, dünyadaki sayısız çatışma ve derin acı iyi bir Tanrıya nasıl mal edilebilirdi? Çocuğun küçük yaşta kaygı ile tanık olduğu, özellikle bedensel acı ve işkencelerin kaynağı neydi?” Bu kuşkular Nietzsche’nin bilincinde gelişecek, dört yıl sonra, 1861 yılında yazdığı ilk şiirin esin kaynağı olacaktı.
1858‘de, burs kazanarak, Naumburg yakınlarındaki, Almanya’nın önde gelen Protestan yatılı okulu Schulpforta‘ya yazıldı. Üstün başarı gösterdiği okulda, eski Yunan ve Roma klasik es